30 Ocak 2011 Pazar

Yaşasın şalımı bitirdim...

 Merhabalar arkadaşlar geçtiğimiz çarşamba başladığım  ve akşamdan akşama çocuklar uyuduktan sonra ördüğüm şalımı bitirdim.Çooookkk kolay ve sadece 100gr ip yeterli oluyor.Ben Alizenin angora batik ipinin simli olanını kullandım.Baharım her fırsatta ''anne daha bitmedi mi'' diye sorup arkasından da üzerine koymaya çalıştı.Bu akşam bitirdiğimde gel kızım örtelim bakalım sırtına dedim  o da ''aaa olmaz yaz olsun o zaman giyecem'' dedi.
Çocuk işte..

29 Ocak 2011 Cumartesi

sen-ben

Sen=ben
Sen bana her baktığında,
Bir dalga alır götürür beni.
Ve hiç bilmedğim bir sahilde
Atıp kurtulduğun düşüncelerin gibi.

Bense hep olmanı istediğim
Yalnızlığım,umutlarım,düşlerim....
Ve hep düşlediğim
Senin bana gelmendir.

Hiç bilmediğim bir yerde
Bekliyorsun biliyorum
O yer uzakta olsa da
Ben yine o sahile atılan,
Düşüncelerin olacağım...
 
Büşra Derin

Çok sevdiğim bir arkadaşımın kızı kendisi ben de şiirlerini paylaşmak istedim sizlerle.


Büyük oğlum karne aldı bugün 7.sınıfta okuyor ve takdir almış.İlkokul 4. sınıftan itibaren dersleri hep 5 inşallah gelecekteki öğrenim hayatında da böyle başarılı olur..
Şu sıralar şalımı örmekle meşgulüm bitmesine çok az kaldı fotoğraflar daha sonra inşallah...

26 Ocak 2011 Çarşamba

Bembeyaz bahçemiz


     Beklenen kar nihayet yağdı fakat yağmasıyla birlikte erimesi de çabuk oldu.Bu fotoğrafları da gece kar yağarken çekmiştim tabiiki yine balkondan.
     Kar yağarken çocuklar hemen hayal kurmaya başladılar.Kardan adam yapacağız,kartopu oynayacağız diye fakat sabah kalktığımızda akşam yağan karların erimekte olduğunu gördük tabiiki çocukların hayalleride suya düştü.Bir daha yağarsa o zaman artık bu defa kardan adam yapacağım çocuklara.
    Bu arada pazar günü anneanne ve dedemiz geldi ve bugün gittiler.Çocuklar uyuduktan sonra gidiyorlar aksi halde kapının önüne oturup izin vermiyorlar.
.Annemle çarşıya gittik ve çok güzel ipler aldık şal örmeye başladık.Bitince fotosunu çekip gösteririm size.Bizden şimdilik bu kadar  hoşça ve esen kalın..

25 Ocak 2011 Salı

Ey türk kadını


EY TÜRK KADINI !!!
Birinci vazifen bulaşık, çamaşır ve kocana sahip çıkmaktır.
Mevcudiyetinin yegane temeli budur.
Kocan en kıymetli hazinendir.
Seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek kaynanan ve görümcelerin olabilir. Birgün evliliğini kurtarmak mecburiyetine düşersen vazifeye
atılmak için bulaşık ve çamaşırı düşünmeyeceksin.
Bu durum elektriğin ve suyun kesildiği anda ortaya çıkabilir.
Evliliğine tecavüz etmek isteyen kaynanan görümcelerin ve hayatta emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Hayatta kılıbık kocan zor bir ihtimalde olsa da başka bir bayana göz dikmiş olabilir. Aileniz fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey asil Türk kadını işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen yuvanı kurtarmaktır. Anasının kuzusu olan kocanı adam etmek senin elindedir. İhtiyaç duyduğun merdane dolabın sol üst köşesinde saklıdır.
İnternetten alıntıdır..

23 Ocak 2011 Pazar

Ayna Ayna söyle bana..

    Selamlar sevgiler güzellikler....

Belki küçük bir değişiklik ama ben baktığım zaman çok farklı..Bu aynayı salonuma aldım ve  de çok beğenerek Ama aması var işte salonum ve koltuklarım vişne çürüğü rengi ağırlıklı ben de aynamın kenarlarındaki orta süsleri koyu pembe kumaş boyası ile boyadım  sonra mat durduğunu farkettim ve üzerine ne sürdüm dersiniz bilin bakalım.Renksiz oje sonuç harika oldu.Görenler aaaaa ne kadar güzel olmuş boncukmu yapıştırdın diyorlar..Tabiii ben bu işleri her zaman çocuklar uyuduktan sonra gecenin bir yarısında yapıyorum benim ilham perim gece geliyor bana herhalde.....
 

22 Ocak 2011 Cumartesi

İştahsız çocuklara:))



Tahin pekmezi bir defa eşim karıştırdı ve masaya koydu.Bizimkiler o zamandan bu zamana tahin pekmez karışımına baba tatlısı adını koydular.Nasıl iştahla yiyorlar baksanıza..Ben de onları yedim sonra:))

Aslında video olarak çekmiştim ama bir türlü yüklenmedi sizler nasıl video yüklüyorsunuz?

Bedavadan az pahalı perdem


Eveeettt işte yine elemeğim bir ürünümle karşınızdayım.Yatak odama bu mekanizmalı perdeyi yaptırdıktan sonra sol tarafta kalorifer borularının olduğu yer boş kaldı ve kötü gözükmeye başladı gözüme.Ben de ne yapsam ne bulsam diye düşünürken aklıma kirpi ip geldi ve hemen uyguladım.Hem tülle uyumlu oldu hemde uygun fiyatla borular kapanmış oldu.Yalnız keserken boyu iyi ayarlamak gerekiyor.Kornişe takınca yukarıya doğru çıkıyor ben aşağı yukarı 15cm fazla kesmiştim.Tavsiyem çocuklar uyuduktan sonra yapmanız çünkü ipler birbirine karışıyor keserken..Sevgiler:)))

21 Ocak 2011 Cuma

3.3.3.3 gülümseyin

 Baharım ve Berkim bugün tam olarak 3 yıl 3 ay 3 hafta ve 3 günlük oldular.Zaman nasılda geçti ben hiçbirşey anlamadım.Sanki daha dün doğdular gibi geliyor bana:))
Rabbim hayırlı ömürler versin inşallah iyi insanlarla karşılaşsınlar hayatları boyunca.Vicdanlı merhametli olsunlar.
Onlar büyüdükçe haliyle ben de yaşlanıyorum gibi oluyor ama HAYIIIRRRR ben kabul etmiyorum.Gencim güzelim ahhhh birde şu kiloları verebilsem daha da iyi olacak ama.Neyse bu kilo muhabbetini kapatalım görüşürüz by by by:))))

20 Ocak 2011 Perşembe

YAYLA ÇORBASI..

Merhaba sevgili dostlar.Biliyorum benim yazılar bir oradan bir buradan ama bloğun adından da belli olduğu gibi Neşece Herşey:))
   Bugün Filiz arkadaşımın evinde günümüz vardı.Çocukları götürsemmi götürmesemmi diye düşünürken götürmemeye karar verdim.Dolayısıyla da saat 3'ten sonra gidebilecektim.Çünküü oğlum okuldan gelecek ve ben çocukları uyutup ona bırakacaktım.Neyse geçte olsa arkadaşıma gidebildim.Biraz oturup arkadaşlarla hasret giderdikten sonra eve geldim.Çocuklar hala uyuyordu.Akşam için yemeklerim vardı ama sadece çorba yapmam gerekiyordu.Ben de yayla çorbası yapmak istedim.Tuluğum ve biberliğim nasıl ama ben çok beğenmiştim görünce..
  Gelelim tarife:  Efendim  önce tenceremizin içine biraz sıvıyağ koyup biraz un ilave etttikten sonra unu sararmaya başlayana kadar kavuruyoruz arkasından etsuyunu koyup kaynadıktan sonra ayrı bir yerde haşladığımız pirinci ilave ediyoruz.Yoğurt ve bir yumurta sarısınıda iyice karıştırıp çorbamızın içine koyduktan sonra kısık ateşte biraz kaynatıyoruz.Küçük bir cezvede az tereyağ ve naneyi yakmadan eritip çorbamıza karıştırıyoruz.Sonrada afiyetle çorbamızı içiyoruz...

19 Ocak 2011 Çarşamba

Yatak odası dantel örneği

Bu dantel modelinden kızkardeşim evlenirken çeyizine örmüştüm.Daha sonra çok sevdiğim bir arkadaşımın kızına da yine çeyiz olarak örmüştüm çok zevkli örmesi yada ben dantel örmeyi çok seviyorum herhalde....
Şu an evimde dantel kullanmıyorum.Fakat kullanmasamda bir kenarda dursun istiyorum.

Bu arada sevgili mandalina çıkmazı bloğunun sahibi arkadaşım Yıldız anneciğini kaybetmiş.Rabbim sabırlar versin Mekanı cennet olsun inşallah...

17 Ocak 2011 Pazartesi

Edirne'nin meyva sabunları

Edirne'ye gelenlerin mutlaka ilgisini çeken el yapımı meyva sabunları.Ben de bu sepettekileri buraya geldiğim zaman kursa gittiğimde yapmıştım ogün bugündür hala ilk günkü gibi duruyorlar.Şimdi bu kadar büyükleri yapılmıyor.Biz yaptığımız zaman bir kalıp sabundan bir meyva yapardık.Çok zevkli bir uğraştı o zamanlar benim için.Halen Edirne'de bir çok ev hanımı bu sabunlardan yaparak aile bütçesine katkıda bulunuyor.
Sipariş vermek isteyenler ve daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler için bir tık ötede

Çekiliş planlarım var ve bu sabunlardanda koyabilirim.Hoşçakalın :))

Gören sadece gözmüdür?

İSTEDİĞİNİ GÖREBİLMEK
Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylasan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı. Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşınadışarısını anlatırdı.     
"Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanırım çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu iki salıncak bos, Erguvan ağaçları ne kadar güzel açmış her yer mor bir renk almış, erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar bugünkü yemeklerini arıyorlar, ne güzelde dalıyorlar suya"
Günler böyle geçip gidiyordu ta ki cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar, iste o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de, işte bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi, ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu.
Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler, işte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti. Basını kaldırdı ve penceredenbaktı
"Karsısında Simsiyah bir duvar''
İnternetten alıntıdır..

14 Ocak 2011 Cuma

Hediye çekilişi

Sevgili arkadaşım harika bir önlük yapmış ve çekiliş sonucunda şanslı kişiye göndermek istiyor.buradan lütfen

FIRIN SÜTLAÇ


Herkesin Cuması mübarek olsun arkadaşlar.
Geçen haftalarda yaptığım fırın sütlaçlarımı yayınlamak bugüne nasip oldu.Evdekiler tatlıyı çok sevdikleri için bu tip tatlılar eksik olmaz mutfağımızda.
Nasıl yaptığımıza gelince ben ölçü kullanmadığım için tarif veremeyenlerdenim.Göz kararı sütümüzün içine kaynadıktan sonra yine göz kararı pirincimizi yıkayıp koyuyoruz.Kısık ateşte kendi kendine pişiriyoruz.Daha sonra pirinçler yumuşayınca yine ölçüsü belli olmayan toz şekerimizi ve vanilyamızı ilave edip bir kere kaynatıyoruz..Fırın kaselerine koyup su koyduğumuz tepsilerimize yerleştiriyoruz.hoooopppppp fırına gönderdikten sonra sabırla üstünün kızarmasını beklerken kendimize bir kahve yapıp afiyetle içiyoruz..
Soğumalarına dahi fırsat verilmeden afiyetle yiyoruz....Ben pirinci suda haşlamadan yapıyorum....ayrıcada üzerine yumurta sarısı falan da sürüyorum zevk meselesi tabiii..
  Bir diğer yazıda görüşmek üzere şen ve esenkalın arkadaşlar....
((Amerikadaki kardeşim hiç güzel olmamıştı özenme bak olur mu?Gelince söz sana en güzelinden yapacağım)))

13 Ocak 2011 Perşembe

SEVGİMİZİ GÖSTERELİM..


İçeri girer girmez neşeyle bağırdı:
-Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
- Görmüyor musun ? Telefonla konuşuyorum.
Herkesin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu.

Herşey erteleniyordu, telefon ve araba söz konusu olduğunda… Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu.
Nerelere gitseydi? Annesi kapattı telefonu.

Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti:

-Sana yardım edeyim mi ? dedi en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı:
-Hayırdır? Bir yaramazlık mı var? Bak bir de seninle uğrasmayayım. Çok yorgunum zaten.

Yorgunluk nasıl birşeydi ? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır :
-Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gülkokulu kolları sarsın seni diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi.

Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, neden annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.

-Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor.

-Uykuya dalayım da gül kokuları kusur kalsın.Yorgunluktan ölüyorum.

Bu kelimeden nefret ediyordu."Yorgunum, yorgun olduğumdan, böyle yorgunken"....

-Anneciğim sen yorulma, diye...

-Yemekte konuşuruz çocuğum.Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım.Hadi sen oyna biraz.

Hani siz yoruluyorsunuz ya...Eeee....Bende oynamaktan yoruluyorum.Ne yapayım bilmem?

Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı. Işıklar söndü birden.
Annesi öfkeyle söylenmeye başladı.

-Mum da yok ! diye diye karıştırdı dolapları elyordamıyla.
Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü.Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını.

Deli tavsanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı.

''Bak deli tavşan'' diyerek parmaklarını oynattı.Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı.Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü .Duvardaki görüntü minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavaşça kanepeden aşağı sarktı.Sonra ışıklar geldi.

Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti.Birden kanepeye koştu.
Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı.

Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek.Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini.

Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu.

Çocuk sanki bir ipucu bekliyormuşcasına aralanan gözleriyle mırıldandı;
- İşin bitince beni sever misin anne? dedi.

Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı.

******
Lütfen sevgimizi yarınlara ertelemeyelim. Hayat telaşına kaptırıp kendimizi,sevdiklerimizi ihmal etmeyelim.Unutmayalım ki yaşamın en guzel yanı sevgidir.

Unutmayalım ki yarın kimseye vaat edilmemiştir.
  Sevgiler:))



İnternetten alıntıdır...