28 Eylül 2012 Cuma

5 yıl önce bugün

Nasıl geçti inanın ki anlamadım..Herşey dün gibi sanki..

Doktorumla konuştuk 36. haftanın sonunda her ihtimale karşı beni 1 hafta hastanede yatırması gerekliydi..Gözünün önünde olacakmışım..Eve geldim önce evde yapılması gerekenleri hallettim valizimi hazırladım ve ben 5 yıldızlı otele gider gibi şallarım ,kitaplarım vs yanımda evden çıktım..Doktorumun o günkü        görevini bitirip eve gitmeden önce beni muayene etmek istemesine kadarmış bu hazırlıklar..Rutin kontroller yapıldıktan sonra bana söylenen biraz ağrım olduğu ve çocukların dünyaya gelmek için çok istekli olmalarıydı.Fakat benim heyecan yapmamam için gizlenen hazırlıklar varmış odanın dışında..

Günlerden Cuma ve akşam saatleri.. Ameliyathane doğum için hazırlanıyormuş,anestezi uzmanı İstanbul'a gitmek için yola çıkmış bir taraftan onu geri döndürmek için uğraşıyorlarmış..Doğumuma iki tane doktor girecekti ve sadece benim doktorum oradaydı..Acil olarak diğer doktor çağrılmış..Bana da söylenen 1-2 saate yakın doğuma alacaklarıydı.Meğerse hemen girecekmişim..Annemler şehir dışında oldukları için hemen gelememişlerdi..Ben de yakın bir tanıdığımızı çağırmıştım..Ramazan olduğu için kimseyi rahatsız etmek istemedim doğrusu..

Hemşireler geldi ve beni ameliyat için hazırlamaya başladılar.Eşim eve çocukların eşyalarını almaya gittiği için odada oğlumla beraberdik..Bahadır şaşkın şakın bana bakıyor.hemşirelerde kızım senin kimsen yok mu burada diye soruyorlardı..O kadar zor bir durum ki....Yoldalar geliyorlar falan dedim ama annemler doğuma yetişememişlerdi..

Ameliyathaneye girerken titrediğimi hatılıyorum sadece ve sonra doktorumun beni uyandırmaya çalışmasını..Odaya getirildiğimde bir yanımda mavi beşik içinde oğlum bir tarafımda pembe beşik içinde kızım..Allahım sana şükürler olsun..Sağ salim kusursuz bir şekilde yavrularımı kucağıma verdin ya artık başka ne isterim..

Zor yanlarınının da olduğu fakat  güzelliklerin daha fazla olduğu, bir gülüşle bana herşeyi unutturan koskocaman 5 yıl geride kaldı..Rabbime şükürler olsun bir kere değil binlerce kere..Gözümün nuru canım yavrularım İYİ Kİ DOĞDUNUZ ve hayatımıza neşe kattınız..Sizleri çok seviyorum..Abinizi de çok seviyorum  aman haa  kıskanmasın sakın...

26 Eylül 2012 Çarşamba

Gözlemeye geeellllll..



     Aslında elde açma tereyağlı mis kokulu gözlemeyle  kıyas edilemez ama pratiklik açısından bence geçer not alır..Bloglar arasında  gezerken  bir arkadaşımın yapmış olduğu bu lavaş gözlemelerden  denemek istedim.Ben kipanın lavaşını kullandım..Fotoğraflarda da  görüldüğü üzere  yarısına istenilen malzemeyi koyup az yağda teflon tavada iki tarafınıda pişirdim.Sonrası tercihe kalmış ister ayran ister çay ya da soğuk içecekle bir güzel yenilir..

  

23 Eylül 2012 Pazar

Organik elma reçeli


Ben yaptım oldu arkadaşlar..

Annemler buraya gelirken  bahçedeki ağaçtan elma getirmişlerdi..Birazını yedik fakat kalanları da değerlendirmek lazımdı.Ben de elma reçeli yapmaya karar verdim.

Öncelikle elmalar yıkandı kabukları soyuldu ve tencereye konuldu..Üzerine de göz kararı şekeri ilave ettim ve kapağını kapattım.Sabah kalktığımızda elmalar şekerleri çekmişti.Ben de tencerenin içine bir kaç tane karanfil atıp  kapağını kapattım ve orta ateşte kaynatmaya başladım.Ara sıra kontrol etmeyi unutmayın ama yoksa taşma yapabilir..Elmaların rengi dönüp şerbeti de kıvam aldıktan sonra reçelimiz olmuş demektir.


16 Eylül 2012 Pazar

Düzenli bir hayat.

Bolu Abant gölü
Çok yoğun geçen uzun bir tatilden sonra  nihayet okullar yarın açılıyor ve benim için de düzenli bir hayat başlıyor..

  Dün yıkanan okul giysileri bugün yarın için hazırlandı..Düğmeler  sağlamlaştırıldı,oğlumun pantolon paçaları bastırıldı..Ütülenecek giysiler ütülendi ve dolaplara yerleştirldi.Küçükler sabah 8 de başlayıp 15.30 da çıkacaklar.Oğlum da sabah 8.30  başlayıp akşam 16.30 çıkacak..Oğlumun okulu eve uzak dolayısıyla  öğlen yemeğini dışarda yiyecek..Aslında okul kantinin de yemek çıkıyormuş.Artık eve gelmeyecek.Ortaokul hemen yan binamız olduğu için  geliş gidiş ya da öğlen yemekleri sorun değildi.

 Ben de kısmet olursa yine makina nakışı kursuna gitmeyi düşünüyorum..Evde boş boş oturmak istemiyorum..Az da olsa birşeyler üretmek güzel..

Ben kalkıp yarım kalan temizliğimi bitireyim arkadaşlar..Görüşmek üzere hoşçakalııınnn...

12 Eylül 2012 Çarşamba

Lütfen sabırla okuyun...

Bu akşam eve geldiğimde Eşim Akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyleyeceğim şeyler olduğunu söyledim. Masaya oturdu ve sessizce yemeği yemeye başladı. Ve yine Gözlerinde o korkuyu gördüm.

Bir an da kasıldım ağzımı açamıyordum ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. Ben boşanmak istiyorum. Sinirlenmedi Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu.

Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi elinde ki Çatal Bıçakları fırlattı. Bana bağırdı ve Adam olmadığımı söyledi. Bu akşam tek kelime konuşmadık. Eşim bütün Gece ağladı. Farkındaydım Evliliğimiz ne olacağını merak ediyordu, ama onu tatmin edecek bir şey söyleyemeyecektim. Ben Jane'e aşık oldum, eşimi sevmiyorum artık.

Bu vicdan azabıyla bir Evlilik sözleşmesi hazırladım, Evi, Arabayı ve Şirkettin 30% ona verecektim. Sözleşmeye kısa bir süre baktı ve yırttı. 10 yıl hayatımı paylaştığım bu Kadın bana yabancı olmuştu. Onun harcadığı zamana ve enerjiye üzülüyordum, ama geri dönemezdim, Jane'e çok aşık olmuştum. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir tepkiydi. Onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir aklımdan geçiriyordum boşanmayı, bu fikir bende saplantı haline gelmişti ve şimdi bu duyguyu daha da güçlü hissediyordum ve doğru karardı.

Bir sonra ki akşam eve geç gelmiştim ve Eşimi Masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve Akşam yemeğini yemeden uyumaya gittim. Jane ile geçirdiğim o kadar saat beni yormuştu. Bir ara uyandım ve onu hala yazı yazarken gördüm Masa da. Ama bu benim Umurumda değildi ve başımı çevirip uyumaya devam ettim. .Ertesi sabah bana Şartlarını yazı halinde sundu. Benden hiç bir şey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsaade istedi ve bu zamanda normal bir Aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi Oğlumuzun 1 ay sonra Sınavların olması ve bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. Bu kabul edilebilinir. Bir şey daha vardı, benden onu Evlilik Gecesinde onu kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamaktı, ve 1 ay boyunca her sabah onu Yatak odasında Kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi geçmesi acısından, kabul ettim.

Sonra bu şartlardan Jane bahsettim, yüksek ses ile gülüp bunun çok saçma olduğunu ve eninde sonunda Boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi.

Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri Fiziksel temasta bulunmadık. Bu sebepten ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuhaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkış yapmaya başladı 'Babam Annemi kucağında taşıyor' bu onu çok sevindirmişti, Sözleri canımı acıtmıştı... Yatak odasından Evin Kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapattı ve kulağıma' Oğlumuza boşanmamızdan bahsetme' diye fısıldadı. Bende başımı öne eğerek tamam dedim, ve içime bir üzüntü çöktü. Kapı önünde onu bıraktım Eşim Otobüs durağına gitti ve onu İşe götürecek olan Otobüsü bekledi. Bende tek başıma Ofise gittim.

2. Gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. Eşim başını Göğsüme yasladı, ve onun kokusunu duydum. Birden Eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun Evlendiğim zaman ki kadar Genç olmadığını fark ettim. Yüzünde hafif çizgiler oluşmuş saclarına ak düşmüştü. Gecen yıllar öylesine yanından geçmemişti, O an kendime ona bununla neler yaptığımı sordum.

4. Gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana Hayatının 10 yılını Hediye eden Kadın.

5. Gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. Bundan Jane bahsetmedim. Günler geçtikçe onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de bu sayede yaptığım antrenman dan dolayıdır bu.

Bir Sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederek her gün kıyafetlerin biraz daha bol geldiğini söyledi. Birden onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini fark ettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Birden yüzüme yumruk gibi vurdu. Bu kadar Acıyı ve Üzüntüyü Kalbinde taşıyordu. Farkında olmadan başını okşadım. O an Oğlumuz da geldi ve ' Baba Annemi taşıman lazım ' dedi. Bu hayatımızın bir parçası olmuştu, Babasının Annesini odadan Kapıya taşıması. Eşim Oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı cevirdim, son anda kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve Yatak odasından Kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı Evlendiğimiz gün gibi.

Artık Huzursuzlaşmıştım bu kadar kilo vermesinden. Son Gün onu kucağım da taşıdığımda hareket etmedim. Oğlumuz okuldaydı ve Eşime Hayatımızda ki yakınlığın ne kadar eksildiğini söyledim. Ofise gittim arabadan fırladım kapıyı kilitlemeden bunun için zaman yoktu. Her anın kararımı değiştirmesinden korkuyordum ve Merdiven den yukarı koştum, yukarı varınca Jane kapıyı actı. Ona Karımdan boşanmayacağımı söyledim.Şaşkın bir ifadeyle elini anlıma koydu ve ' Senin ateşin mi var' diye sordu. Üzgünüm Jane ama ben artık boşanmak istemiyorum dedim. Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdan dı. Şimdi aklıma geldi ki, ona Evlendiğimiz Gün kapıdan içeri taşıyınca ömrümün sonuna kadar Sadakat yemini verdiğimi........ Jane olayı anlayınca yüzüme bir tokat attı ve kapıyı kapatarak ağlamaya başladı. Hemen aşağı koşup ilk Çiçekçiye gidip Eşime bir Buket çiçek aldım, üzerinde ki Karta da'''seni her Sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağım'''' .

Eve vardığımda yüzümü bir gülümseme kapladı, elimde Çiçeklerle yatak odasına gittim ve Eşimi yatağın üstünde Ölü buldum. Eşim aylardır Kanser ile savaşıyordu ve ben Jane ile ilgilenmekten bunu fark etmemiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, beni Oğlumun bana negatif tutumundan korumaya çalışmıştı . En azından Oğlumun gözünde iyi bir Eş olarak kalmamı istemişti.

İlişkide ki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar çok paralar değil . Bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla Mutluluğun temeli olamazlar.

İlişkine zaman ayır ve ilişkinin güven ve huzur anlamına gelecek şeylere meşgul ol.

Mutlu bir beraberlik yaşa.

Bunu Paylaşmazsan sana birşey olmaz......
Ama paylaşırsan belki bir Evlilik kurtarırsın.
Çoğu Hayatların yıkılmasının sebebi, İnsanların Hedefe ulaşmaya az kala pes etmesindendir.


Facebooktan alıntıdır arkadaşlar...